Bu akşam başlayacak olan 75. Cannes Film Festivali, 28 Mayıs’ta düzenlenecek ödül töreniyle sona erecek. Birbirinden iddialı filmlerin Altın Palmiye için yarışacağı festivalde özellikle 10 film öne çıkıyor.
Festivalin açılış filmi, Michel Hazanavicius’un ‘Z’ adlı yapımı olacak.
Japon yapımı Drive My Car filmi de dünya prömiyerini 2021 Cannes Film Festivali’nde yapmasının ardından Altın Palmiye için yarıştı ve En İyi Senaryo da dahil olmak üzere üç ödül kazandı. Film, bu yıl Oscar’da da En İyi Uluslararası Film seçildi.
Şimdi, 28 Mayıs’ta düzenlenecek törenle sahiplerini bulacak olan bu yılın kazananları merakla bekleniyor.
Tchaïkovski’s Wife, Kirill Serebrennikov
Boy From Heaven, Tarik Saleh
Leila’s Brothers, Saeed Roustaee
Showing Up, Kelly Reichardt
Decision To Leave, Park Chan-Wook
Triangle Of Sadness, Ruben Östlund
RMN, Cristian Mungiu
Nostalgia, Mario Martone
Broker, Hirokazu Kore-eda
Armageddon Time, James Gray
Close, Lukas Dhont
Frère Et Sœur, Arnaud Desplechin
Stars At Noon, Claire Denis
Tori And Lokita, Jean-Pierre ve Luc Dardenne
Crimes Of The Future, David Cronenberg
Les Amandiers, Valeria Bruni Tedeschi
Holy Spider, Ali Abbasi
Festival kapsamında gösterimleri yapılacak en dikkat çekici 10 film şöyle:
Baz Luhrmann’ın filmi, efsane müzisyen Elvis Presley’nin hikayesini anlatıyor. Başrolde Austin Butler ve Tom Hanks var.
The Natural History of Destruction
Ukraynalı yönetmen Sergei Loznitsa, İkinci Dünya Savaşı sırasında gerçekleşen WG Sebald hava bombardımanının dehşeti hakkında çektiği belgeselle Cannes’a dönüyor.
Yönetmen David Cronenberg’in filmi, insanların transhümanizme uyum sağlamak zorunda olduğu gelecekteki bir dünyayı anlatıyor.
Showing Up
Michelle Williams’ın başrolde yer aldığı Kelly Reichardt’ın yönetmenliğini üstlendiği film, hayatı yeni bir gösteriyle altüst olmak üzere olan bir heykeltıraşı konu alıyor.
Avrupalı sinema ikonu Claire Denis’in hayata geçirdiği film, Peter Weir’in The Year of Living Dangerously adlı sömürgecilik ıstırabını anlatan kitabından izler taşıyor.
Broker Advertisement
Japon yönetmen Hirokazu Kore-eda’nın ilk Kore dilindeki filmi, gerçek bir hikayeye dayanıyor. Film, insanların istenmeyen yeni doğan bebekleri bırakabilecekleri “bebek kutuları”nı anlatıyor.
Mia Hansen-Løve’nin yönetmenliğini üstlendiği filmin başrolünde Léa Seydoux var. Bekar bir anne olan Sandra’nın yaşlı babasına bakıcı bulmaya çalışırken eski bir arkadaşıyla yoğun bir ilişkiye başladığı filmin temelinde, sınır tanımayan tutku yatıyor.
Men
Film, tüm erkeklerin birbirine tuhaf bir şekilde benzediği ürkütücü bir İngiliz kırsalındaki huzursuzluğu anlatıyor.
Polonyalı yönetmen Agnieszka Smoczyńska’nın filminde başrollerde Letitia Wright ve Tamara Lawrance yer alıyor ve ikiz kardeşleri canlandırıyor. Filmde birbirlerinden başka kimseyle konuşmayan, ‘outsider art’ (ham sanat) romanları yazan kardeşler, sonunda kundakçılık ve hırsızlıktan Broadmoor psikiyatri hastanesine gönderiliyor.
Paris Memories
Virginie Efira’nın başrolde yer aldığı Alice Winocour imzalı dramada, Paris’te bir barda terörist saldırıya yakalanan bir kadının yaşadığı ruhsal sorunlarla, parçalanmış hatıralarla boğuşması ve geçmişini yeniden inşa etmek için kararlı bir girişimde bulunması anlatılıyor.
